Ülkemizde son dönemlerde özel dedektiflik alanında hızlı bir gelişme yaşanmıştır. Belirli bir döneme kadar sadece filmlerde ya da dizilerde karşılaştığımız dedektiflik kavramı, artık gündelik hayatımızın her yerinde bizimle birlikte olmaya başladı. Bu noktada atılan adımlar ve kendisini bu noktada geliştiren insanlar sayesinde ülkemizde de bu alanda hizmet verilmeye başlandı. Özellikle çözülmemiş olan ya da çözülmesi imkânsız olarak görülen olayların aydınlanmasında bu insanların çok büyük başarıları olmuştur.
Günümüzde özel dedektiflik yapan insanların bazılarının geçmiş dönemlerde güvenlik güçlerinden bir birimde çalışmış olduğunu fark edebilirsiniz. Bu durumun oluşması aslında onlar için olumlu anlamda bir gelişme olarak değerlendirilmektedir. Güvenlik güçlerinden herhangi birbirimde çalışmış olan bir kişi, olaylarla alakalı olarak genel kapsamlı yasalardan haberdar olacaktır. Bundan dolayı araştırma esnasında herhangi bir yasal sorunla karşılaşması söz konusu olmayacaktır.
Ülkemizde Kaç Tane Dedektif Var?
Son dönemlerde özel dedektiflik hizmeti veren kişilerin sayısının hızla arttığından bahsetmiştik. Avrupa’da ki özellikle gelişmiş ülkelerde bu sayı oldukça fazladır. Ülkemizde ise bu alanda hizmet veren gerek kişi gerekse firma sayısı yaklaşık olarak 850 civarına ulaşmış durumdadır.
Sadece kişisel çalışmaların bile artış gösterdiği bir sürece girildiği için bu rakamların sadece birkaç yıl içerisinde en az 2 ya da 3 katına çıkabileceği tahmin edilmektedir. Her ne kadar çok az bir sayı olarak görülüyor olsa da şuan ki mevcut rakamların da hiç azımsanmayacak miktarda olduğunu kabul etmeliyiz.
Türkiye’de Özel Dedektiflik Yasası Var Mı?
Özel dedektif çoğu Avrupa ülkesinde anayasal olarak korunmakta ve özel dedektifler ile ilgili olarak ayrı bir sistematik oluşturulmuş durumdadır. Bu kapsamda bu ülkelerde özel dedektiflik mesleğinin gelişmiş olması ve insanların bu profesyonel yardıma başvurma oranı da aynı çerçevede artış göstermiş olması gayet makul bir durumdur.
Ülkemizde ise bu konuyla alakalı olarak ilk yasa teklifi 1994 yılında Türkiye Büyük Millet Meclisi’nce tartışılmaya başlanmış ve yapılan tartışmalar sonucunda oy çokluğuyla yasalaştırılması kararı alınmıştır. Türkiye Büyük Millet Meclisi’nden çıkan bu ortak kararın ardından yasa onaylanması ve resmi gazetede yayınlanarak tam anlamıyla yasa olarak geçerli sayılabilmesi için dönemin Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel’e gönderilmiş fakat onaylanmadan tekrar tartışılması için Türkiye Büyük Millet Meclisi’ne geri gönderilmiştir.
Günümüzde ise bu konuyla alakalı olarak herhangi bir çalışma olmadığını ne yazık ki söylemek zorundayız. Cumhurbaşkanlığından dönen yasa ise günümüzde hala Türkiye Büyük Millet Meclisi arşivinde durmaktadır. Bununla birlikte yasama yılı içerinde teklif edilen yasa tüzük gereği hükümsüz sayılmayan yasa teklifi statüsünde olduğu bilinmektedir. Bu durumda da tam olarak yasal diyemezsek bile yapılan çalışmalar için yasa dışı tabirini de kullanmamız mümkün olmayacaktır.